Zeferan Restaurant’da Azerbeycan Mutfağı Ziyafeti
Geçen hafta Sultanahmet Ajwa Otel’de Zeferan Restaurant’ta Azerbeycan mutfağına davetliydik. Hem mekan, hem sunumları, hem servisleri, hem lezzetleri, yani kısacası her şeyi ile tam not aldı bizlerden.
Yemeğinizi yerken, tüm tarihi yarımadayı, Prens adalarını,hatta Yeşilköy sahilini bile göreceğiniz harika manzaranın da tadını çıkartıyorsunuz.
Benim için çok önemli bir kriter de, yemeklerde kullandıkları malzemeleri ya kendilerinin yapıyor ya da Azerbeycan’dan getirtiyor olmaları. Bu sayede de istedikleri lezzeti sağlayıp koruyabiliyorlar. Şefimiz Ramin Nuruyev bizimle her dakika ilgilenerek yemekler hakkında tüm detayları verdi. Soğuk ve sıcak başlangıçlar, nefis ızgara et tabağı ve muhteşem pilavlarının yanı sıra kahvaltıları ve çay seremonisi de gerçekten çok etkileyiciydi.
Her ne kadar öğle yemeği tadımlamış olsam da, kahvaltı için o kadar çok övgü duydum ki, size bundan da bahsetmek istedim; Anadolu ve Azerbeycan lezzetlerini harmanlayarak gerçekten eşi benzeri zor rastlanır zenginlikteki kahvaltı menüsüyle de fark yaratıyor. Bu özel kahvaltı menüsü, Azerbaycan ve Anadolu’nun değişik yörelerinden uzun araştırmalar sonucu titizlikle seçilerek doğrudan üreticisinden temin edilen bol çeşitli kahvaltılıkları içeriyor. Divle obruk peyniri, Azerbaycan Şamahı yöresine ait motal peyniri, Kargı tulumu, Kars eski kaşarı, karakovan balı, manda kaymağı, Kastamonu pastırması, ev yapımı tereyağlı katmer, ekmek çeşitleri, kükü, taze meyve suları, ev yapımı reçeller ve tatlılar gibi Azerbaycan geleneklerine uygun olarak, masayı yer bırakmayacak şekilde donatan farklı lezzetlerin yer aldığı kahvaltı masasını mutlaka deneyeceklerim listesine aldım 🙂
Gelelim tadımladığımız enfes lezzetlere;
Yemekten önce çok şık sürahilerde sunulan çeşitli meyvelerden yapılmış rengarenk şerbetler geldi. Özel kabında buz içinde saklandığı için yemek boyunca değişik şerbetlerden içtik. Tarhun, armut, üzüm ve favorim olan Feyxoa. Bizim ülkemizde yetişmeyen bu meyveyi limon ve mandalinaya benzettim biraz.
Soğuk başlangıçlarla masamız donandığında gözlerimiz bayram etti bile.
Peynir Tabağı
Turşu Tabağı
Minik Patlıcan Sarmaları
Soğuk Et Tabağı
Ispanak Teresi ve Yoğurt
Köz patlıcan ve Biber
Yeşillik tabağı
Soğuklar ve yeşilliklerden sonra Düşbere Çorbası ile yemeğimize başladık. Kemikten yapılan et suyu ile pişirilen, içinde minik mantılar ve safran olan, üzerine taze kişniş ile servis edilen nefis bir çorba. Çok geleneksel olan bu çorba her yörede farklı pişiriliyormuş. Yalın et suyu içerisinde olması bağlayıcı kullanılmamasından kaynaklı sulu gibi gelse de ben çok beğendim.
Bahsetmek istediğim ve çok özel bulduğum bir diğer lezzet ise Pip Dolması. Bizim yaprak sarmasına çok benziyor ama abartmıyorum, tam bir lokmalık 🙂 Ve de gürgen ağacı yapraklarına sarılıyor. Ama yılın sadece 1 haftası yapraklar bu yemek için uygun oluyormuş. Yani bu çok zahmetli iş. Etli bir dolma, kuzu eti kullanılıyor ve tabi bir çok yemekte kullandıkları kuyruk yağı var. Ben kuzu etini sevdiğim için çok beğendim. Kuyruk yağı da bence sadece lezzet katmış ki masamızda oturan arkadaşlarımızın tabaklarında hemen hemen hiç kalmamıştı. Ayrıca ekşi krema ya da manda yoğurdu ile servis ediliyor.
Mantı sevmeyen var mı? Gürze de Azerbeycan mantısı. Yerken kendimi durduramayacağım bir yemek… tabi ki kuzu eti ve bol tereyağı ile yapılıyor. Manda yoğurdu ile servis ediliyor ama ısırdığınız aman ağzınıza gelen tereyağlı lezzet unutulacak gibi değil:)
Izgara etler gerek çeşitleri, gerekse pişirilmeleri ve sunumu ile mükemmeldi. Çok severek hepsinden tadımladım. Kuzu ve dana etlerinin yanında sakatatlar bile çok lezzetliydi. Ama etlerin yanında servis edilen soslardan acılı kızılcık sosu benim favorim oldu. Ne yazık ki burada yok ve yapılmıyor. Azerbeycan’dan getirtiliyor 🙁
Bu kadar güzel lezzetten sonra artık çok fazla bir şey yiyemeyeceğim dediğim anda Şah Pilavı geldi. Çıtır bir hamur ile kaplanmış, üzerinde kayısılar olan mükemmel bir görüntüsü ve sunumu olmasına rağmen; iyi hoş da, pilav artık ağır olur dedim ama tadınca ikinci tabağı almamak için kendimle mücadele ettim 🙂
Ve işte sonunda çay sofrasıyla karşı karşıya geldik…
Yemekten sonra tadımladığımız ÇAY RİTÜELİ ise gerçek bir görsel gösteriydi.
Azerbaycan mutfağında yemeğin tamamlayıcısı ve kültürünün ayrılmaz bir parçası olarak görülen çay ritüeli, başlı başına bir estetik seremoni. Çay ritüeline, feyhua (Azerbaycan’a özgü bir meyve), kayısı, vişne, çilek, böğürtlen, zeytin gibi meyvelerden yapılan mürebbe adı verilen çeşitli reçeller, kuru yemiş ve meyvelerle, çeşitli yöresel hamur işleri eşlik ediyor.
Bize ikram edilenler Bakü Baklavası, Şekerburası ve Bademburası (ki benim favorim oldu). Kete ve Cheesecake de gerçek birer lezzet lokmasıydı.
Zeferan Restaurant’ın yemekleri kadar dekorasyonu da oldukça iddialı. Otel ve restaurant; ağaç işçiliğinin nadide örnekleri, kehribar renkli kristal aydınlatmalar ve Azerbaycan’ın önemli ressamlarının orijinal tabloları ile dekore edilmiş. Yemeklerin Azerbaycan seramik sanatının en nadide örneklerinden yüz yıllık antika tabak ve çanaklarda servis edilmesi ise kendimi çok farklı ve ayrıcalıklı hissettirdi.
Yemekten sonra oteli ve odalarını gezme şansımız oldu. Azeri halılarından, tahta oymalarına, sedeflerine kadar her şey çok ince düşünülmüş ve dekore edilmiş, çok beğendik.
Zeferan Restaurant haftanın yedi günü 07.00 ile 24.00 saatleri arasında hem hotel misafirlerini hem de dışarıdan gelen ziyaretçilerini ağırlıyor. Tramwayla Çemberlitaş’ta inip 5 dakika yürüme mesafesi ile gidebileceğiniz mekan zaten sokağa girince dışarıdan mermer kaplamasıyla hemen dikkati çekiyor.
Daveti için sevgili Oya Emerk’e, bizi ağırlayan Ajwa Hotel Yönetimine, bizi bu enfes lezzetlerle tanıştıran, servis ve detaylı anlatımlarıyla şefimiz Ramin Nuruyev ve ekibine çok teşekkür ederim.
Ajwa Hotel Sultanahmet, Emin Sinan Mah.,
Piyer Loti Caddesi No: 30, 34126
Sultanahmet / İstanbul, Türkiye
Tel: +90 0212 638 22 00